Çocukların Dilinden Anlıyor Muyuz?

Çocukların dilinden anlıyor muyuz? Çocukluk çağında dikkatimizden kaçan bazı durumlar, ileride baş etmesi daha zor problemleri karşımıza çıkarabilir. Özellikle psikososyal konulardaki ipuçlarını görmemiz, çocuğumuzun gelişimini olumlu yönde etkileyecektir.

Çocukların gelişiminde ve hayata uyumunda, yaşadıkları çevrenin özellikle ailenin yeri oldukça önemlidir. Davranışlarının şekillenmesinde birlikte oldukları kişilerin davranışları rol oynar. Ebeveynlerin yanlış davranış ve yaklaşımları karşımıza bir takım davranış bozuklukları olarak ortaya çıkar.

Bizi ilgilendiren bizim çocuğa nasıl davrandığımızdır. Ona doğru davranıldığında o da doğru davranışları kendi bünyesinde oturtur. Tabi çocuğun genetik olarak yapısal bozuklukları varsa, o ayrı bir konu.  Onları tek tek irdeleyip tedavi etmek gerekmektedir.

Çocuklar, hayata fiziksel ve ruhsal olarak hazır gelmezler ve yardıma ihtiyaçları vardır. Doğduğunda oturmayı, dönmeyi, giyinmeyi bilmez. Kişisel ihtiyaçlarını kendisi yerine getiremez. Bunları zaman içerisinde öğrenir.

Bizim amacımız fiziksel yeteneklerini ve ruhsal yapısını doğru geliştirmesini, zeka ve becerilerinin doğru bir şekilde kurulmasını sağlamaktır. Bu iki şekilde gerçekleşir. Birincisi çocukların taklit ederek öğrenmesi, ikincisi de çok soru sorarak öğrenmesi. Çocuklarla konuşmak, oynamak, sevgi gösterisinde bulunmak onların becerisini ve yeteneklerini geliştirir. Çocuklara verebileceğimiz iki özverimiz ya da birikimimiz vardır; Zaman ve sevgi. Önemli olan bu ikisini birlikte vermektir.

Çocuğa Zaman, Nasıl ve Neyle Verilir?

Çocuğa zaman vermek ya da ayırmak, konuşmak, birlikte oynamak, televizyon izlemek gibi farklı şekillerle olabilir. Aslında, her olayı zaman ayırmaya dönüştürmek mümkündür. Zaman ayırmamanın zıddı ise ilgisizliktir. Çocuklara zaman ayırmak onun her hareketine ilgi göstermektir. Böylece taklit ve soru sorma hareketini iyi yönlendirebiliriz.

 

Soru Sorma Yoluyla Öğrenme

Çocukların soru sormalarındaki genel felsefe nedir?
Bilmediği şeyleri öğrenme arzusu, taklit etmedir. İnsanlar davranışlarını genellikle gözlemleyerek yaparlar. Saç tarama, diş fırçalama bunlar sosyal öğrenim metodu adı verilen gözlemleme ile öğrenilir. Davranışları sevdiğiniz ve değer verdiğiniz kişilerden öğrenmişseniz bunlar sizin için kıymetli davranış olarak kabul görür. Birikimlerinizi verme özelliğiniz, çocuğun zeka ve becerilerinin nereye kanalize olacağı konusunda ipucu verir. Elinizdeki birikimleri, zorla ya da sevgiyle vermek sizin elinizdedir.

Çocukların dilinden anlamak için davranışlarına ilgi göstermeli, sorularına cevap vererek ya da onlarla oynayarak öğrenme ihtiyacını karşılamalıyız.

‘Bu nedir?’ ile ‘Bu tükenmez kalem midir?’ soruları arasında bilme farkı vardır. İlk soruda kalem çeşitlerini bilmediğiniz anlaşılır. İkincisinde ise, kalem çeşitlerini bildiğiniz anlaşılır. Hayatta soru sorabilmek bir takım şeyleri bilmek demektir, bilmeyen kişinin soru sorması çok zordur. Dolayısıyla soru sorabilmek bir şeyi bilmeyi gerektirir.

Çocuklarda da böyledir. Zeka çocuklarda 3, 6, 10.5 yaşlarında aşama kaydeder. Dolayısıyla çocuklar bazı şeyleri bilir fakat kıyaslama yapabilmesi ve anlaması için zekasının biraz daha gelişmesi gerekir.

Çocuk Soru Sormuyorsa Ne Yapmalıyız?

Biz ona açıklamalıyız. Ona hayatı anlatarak, öğrenmesine yardımcı olmalıyız. Çocuk aşırı ilgi ister. Patolojik ilgi, kendini yenileme isteği olabilir. Mesela her seferinde kapıya tekme atıp kaçabilir buradan da ilgi istediğini anlıyoruz. Tekme ile ifadede çevrede ya da evde biraz sertlik yanlısı davranışlar ya da konuşmalar olduğunu anlayabiliriz. Çocuğu 70-80 yıllık bir hayata hazırlamak için onun davranış ve kişilik temellerini 6 yaşına kadar sağlıklı olarak oturtmak gerekmektedir. Onların davranış, yemek, konuşma yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olmak gerekir.

 

Güzel Konuşan Çocuklarla Konuşmayanlar Arasındaki Fark Ne Olabilir?

Çocuğun güzel konuşmasında ailenin ve çevrenin çocuğun yanında güzel konuşması etkilidir. Çocuklarda soruları seçme, eleme mümkün olmayabilir. Akıllarına gelen her şeyi sorabilirler, bunu yadırgamamalı ve onlara yakınlaşmamız için bir fırsat olarak görmeliyiz. Mesleki anlamda da doktorlar, hemşireler olarak çocuklara nasıl yanaşacağımızı bilmemiz gerekir.

 

Taklit Yoluyla Öğrenme

Çocuklar genel olarak gördüklerini ve öğrendiklerini taklit etmeye çalışır. Taklit yeteneği basit bir olay değildir ve çocuğa önemli davranışsal kazanım sağlar. Anne ve babaların, eğitimcilerin, çocuklarının yanındaki davranışları çok önemlidir. Nitekim hastanede uzun süre yatmak zorunda kalan çocuklar; hemşireleri, doktorları taklit ederek davranışlarını, becerilerini inanılmaz bir şekilde geliştirmektedir. Eğitim düzeyi yüksek hemşire ve doktorlarla beraber zaman geçirmek, onların davranışlarını, buna imkanı olmayan diğer çocuklardan daha fazla geliştirmelerini sağlamaktadır. Doktorlar ya da hemşireler “Hadi bana bu sabah ne öğrendiğini anlat” dediğinde onunla ilgilenmiş oluyorlar. Oda yeni öğrendiği şiiri, şarkıları sizin için söylüyor ve daha çok öğrenmeye gayret ediyor. Bunun tersini yaparsanız davranışları olumlu şekilde gelişmez.

Oyunla Öğrenme

Beceri; fiziksel davranışlarda, kabiliyet ise; zihinsel davranışlarda gelişme anlamına gelir. Kabiliyette dikkat edeceğimiz noktalar vardır. Oyun oynamak; çocukların sosyal, fiziksel, arkadaşlarla diyalog gibi beceri ve kabiliyetini geliştirir. Oyun çocuğun cinsiyetine, yaşına uygun olmalıdır. Çocukların çok fazla kucağa alınmasını tavsiye etmiyoruz çünkü bir süre sonra her kucağa alanın ona güven verici, sahiplenici olduğu zannedilmektedir. Bu doğru değildir. O nedenle kucağa almanın belli bir yaşı vardır.

Oyun oynamada bize yardım eden unsurlar vardır. Oyuncaklar ve öğretici oyunların seçimi önemlidir. Mesela tek merkezden test çözme şeklinde yapılan üniversite sınavları, öğrencilerin yaratıcılık özelliklerini değerlendiremediği ya da idarecilik özelliklerini ortaya çıkarmadığı gerekçesiyle sorgulanmaktadır. Çocuklarla oyun oynama nedenimiz yeteneklerini, becerilerini ve kabiliyetlerini ortaya çıkarmaktır.

‘Kabiliyetlerini nasıl açığa çıkarırız’ sorusunun cevabı için bir araçtır. Kabiliyetlerini ve yeteneklerini keşfetmemizi, geliştirmemizi sağlayacak oyuncaklar vermemiz gerekmektedir. Ahmetcan adında 3.5 yaşında bir hastam var. Sinirli ve huysuz bir çocuk. Evinde oyuncak dolu. Ahmetcan’ın her ağladığında ya da huysuzlaştığında kendisine oyuncak veriliyor. Bunlar çocukta konsantrasyon sorunu yaratıyor. Çocuk hangi oyuncak ile oynayacağını bilemiyor, öğrenme – araştırma hevesi eksik kalıyor.

Burada anne çok önemli. Çocuğunun her şeyi olsun istiyor. Bu dönemde anneler sabırsız, agresif olmamalı. Bir bebek 9 ay olmadan doğmuyor ve 9 ay dolmadan yürümüyor. Yaşamda da böyle, her şey zamanla oluyor. Zamanından önce aşırı baskı uygulamanın faydası bir yana, çocukta davranış ya da zihinsel bozukluklara neden olabilmektedir.

 

Çocuklarda Oyunun En Önemli Noktaları

Çocuklar oyuncakları yapıp bozararak öğrenir. Bu hayatın diğer alanlarında da böyledir. Çocuğa ‘sıcak su yakar’ dediğinizde bir şey anlamaz. Çocuk buharı ya da sıcağı hissettiğinde, eli yandığında öğrenir. O zaman dokunmamayı, sıcak ile soğuk arasındaki farkı öğrenir. Banyo yaparken suyu biraz sıcak açtığınızda o rahatsız olur ve sıcak- soğuk su farklılıklarını anlar. Çocuklarda ilk önceleri sıcak-soğuk duyguları gelişmediği için, dışarıdaki ve içerideki giysiler arasında fark yoktur.

Bu farklılıklar zamanla oluşur ve nerede nasıl giyineceğini zamanla öğrenir. Oyun, bu gibi farklılıkları deneyerek öğrenmenin en iyi yoludur. Ancak her türlü oyunda , onun verebileceği hasarlara karşı fiziksel önlemini almamız şarttır. Mesela çocuklar, hafif yüksek yerlerde yürümeyi severler, bunlara fırsat vereceksiniz ama düşme ihtimalini de önceden hesaba katacak ve bunu önleyeceksiniz. Çocuğunuz ip atlarken ipe takılıp yere düşeceği anı bileceksiniz ve tutacaksınız.

Oyunda başardıklarını takdir edip, alkışlamalıyız. Çizgi oyununda dengeli yürümeyi başardığında takdir etmeliyiz. Yapamadığında olumlu davranacağız. Belki oyuna başlamadan önce biraz öğreteceğiz ve daha sonra oyuna başlayarak başarmasına yardımcı olacağız.

 

Taklit Ederek Konuşmayı Öğrenme

Çocuklar 4-5 aya kadar anlamsız sesler çıkarırlar ve 4-5 ay sonrasında da taklit edebilecekleri sesler çıkarmaya başlarlar. İki heceli kelimeler 10. aydan itibaren başlar. Seslenmeleri anlar, seslendiğinizde bakarlar. Bu sese reaksiyonlarının başladığı anlamını taşır. Konuşma çocuk gelişiminde önemlidir. Konuşma koordine hareketlerden biridir. İfade edebilme becerisi ile kelimeleri akılda tutarak ifade edebilme kabiliyetinin başarılı şekilde koordinasyonu konuşmayı sağlar. Nitekim günlük hayatta kişilere konuşmalarına, tonlama, vurgulamalarına göre değer veririz.

Öfke Nasıl İfade Ediliyor?

Öfkenin fiziksel değil de dile dökme tarzında ifadesi önemlidir. Dile dökme sanatı olarak adlandırılan ifade şekli öfkeyi; kendisine ve karşısındakine zarar vermeden anlatabilmeyi öğretir.

Çevrede ve ailede az konuşuluyor ise, çocuklar konuşmada güçlük çekerler. Anne yoksa ya da anne onunla az konuşuyorsa bu konuşma bozukluğunun nedenlerinden biri olabilir. Çocuklar bu durumda isteklerini daha ilkel bir şekilde öfke ile bağırmak ve tepinmek şeklinde ifade ederler. Bu bende varım, benimle de ilgilenin anlamı taşır. Mesela çocuklar okula gitmek istemediğinde biz bunu  ‘okula gitmek istemiyor’ olarak algılarız. Çoğunlukla bunun altındaki gerçek sebep evdedir; Anne çocuğuna çok düşkündür ya da baba çok ilgisizdir. Bazen de ikisi de aşırı düşkündür ve her ikisinde de gönderip göndermeme korkusu vardır.

 

Hangi Çocuklar İyi Konuşamaz?

Çocuğa iyi örnek olmak, yanında güzel konuşmak onun konuşma yeteneğinin gelişmesini sağlar. Eğer konuşma özelliği üzerinde durulmazsa 3 ile 5 yaşları arasında özellikle erkek çocuklarda kekemelik ortaya çıkmaktadır. Bazen konuşmaya başlayıp kekeme olan çocuklarda vardır Bu tür kekemeliğin ve bazı tiklerin gelişme nedeni korkudur. Bunun üzerinde çok durmamak lazım, kekemelik; nedenini ortadan kaldırdığımızda bir süre sonra düzelmektedir. Onlara bir şey yaptırmak için kaybetme dayatması yapmayın. ‘Bunu yapmadığın zaman beni kaybedersin’ gibi sözlerle korkutmamak gerekir. Kekeme çocuklarda ‘bizim çocuğumuz kekeme yerine’, ‘bizim çocuğumuz dikkatli konuşmaya özen gösterir’ demek daha doğrudur.

Bu çocukları ısrarla, sabırla dinlemek gerekir. ‘Ben anladım, sen şunu demek istiyorsun’ dememek lazımdır.

 

Korkuyla Öğretme

Çocuk yetiştirme kültürümüz ne yazık ki korkuya dayalıdır. Korku üzerine konuşma sohbetleri sıkça yapılır.7 aylıktan itibaren çocuğun odasının ayrılmasını önermekteyiz. Bu tür konuşmalardan sonra çocuğun ayrı odada uyuması beklemek hayli zordur. Korku konusunda alabildiğine geniş bir kültüre sahibiz. Karanlık odaya kapatma, acı biber sürmek gibi ek korkutmalarımız da vardır.

Hırçınlığın Nedenleri Araştırılmalı

Çocuklardaki problemlerden biri hırçınlık ve kıskançlıktır. Bunlar aileleri sıkıntıya sokmaktadır. Genellikle inat ve hırçınlık; dediklerinin istediklerinin yapılmaması ile başlar. Ayrıca, hastalık, uykusuzluk gibi organik nedenleri de vardır. Nedeni araştırılmalı. Davranış bozukluğu ya da organik nedenlerden mi kaynaklandığı yoksa davranış bozukluğu mu olduğu kesinleştirilmelidir. Çocukların bir takım kozları vardır.

Hırçınlıkla, bağırmayla kendinse karşı ilginin arttığını keşfettirmememiz lazım. Bazen çocuklar ellerindeki her şeyi atarlar, bu da aileyi etkiler. Bu durumda onlara asla öğüt vermemek, mümkün olduğunca sakinleştirme metodları uygulamak gerekir. Ama ilk önce kendimiz sakinleşmeliyiz. Sinirlendiğimizde, çocukta bu tür bir sinirlenmeyi öğrenmiş olmaktadır.

Çocuk, “Anneee, Buraya gel!!..” diye bağırdığında siz de ona “Anne böyle bağırarak çağırılmaz” diye daha fazla bağırarak karşılık veriyorsanız, bu yöntem işe yaramayacak. Yanına giderek beni daha sakin çağırdığında yanına gelirim demek, buna inandırmak daha önemlidir. Çocuklar bunu bir huy haline getirirlerse bunun ilacı yoktur. Sevgi ve ilgimize inanmalıdır, inatçı olmayan, hırçın olmayan çocukta çok sağlıklı kabul edilemez.

Bunun dozunu ayarlamak, alternatifler üretmek lazımdır. Hırçınlaştığında onun önüne sevdiği şeyleri getirmeliyiz. Bunu yaparken sürekli çikolata vermek doğru değil, hırçınlığı bunu istemek için araç olarak kullanabilirler. Uykusuzluk durumunda hırçınlık oldukça fazla karşılaşırız. Hırçınlığın ilacı uyku, açık hava, çok sevdiği oyunlardır. Her insanın huzursuzluğunu, hırçınlığını atma yolu farklıdır.

 

 

Bebek ve Çocuk kategorisindeki diğer haberlerimize de göz atabilirsiniz.

İptal için ESC...