Sağlıklı Beslenmeye Başlangıç Önerileri

Hepimizin hedefi “sağlıklı beslenmeye başlangıç önerileri” sizin için yazımızda.

Sağlıklı beslenmeye nereden başlayacağız? Doğru beslenme ile yediklerimiz yaşam kalitemizi yükseltebilir, yoğun temponun negatif etkilerini de azaltabilir.

Toplumumuzun geneline bakıldığında sebzeler genelde sevilmeyen besinlerdir. Güzel, çekici görüntülerinin aksine özellikle fast food yemeklerin ağır bastığı yeni çağ beslenme arenasında sebzeler maalesef dudak bükülen yemeklerdendir. Minik yeşil ağacımsı görüntüsü ile brokoli  son yıllarda açıklanan pek çok faydasına rağmen hak ettiği ilgiyi görememektedir. Türk mutfağında geleneksel bir tat olmamasına rağmen pişirme kolaylığı ve başta sağlık avantajları nedeniyle beslenmemizden eksik etmemiz gereken bir bitkidir. Bu nedenle lütfen yeşillere hayır demeden önce bir kere daha düşünün.

Beslenme ve kanser etkileşiminin incelendiği bir çalışmada, yeme alışkanlıkları ve yaşam tarzında yapılacak değişikliklerle tüm kanser çeşitlerinin yüzde 30-40 oranında önlenebileceği gözlenmiştir.

Türk toplumunda da sıkça rastlanan adamsendecilik, ‘Türk’e bir şey olmaz mantığı’ maalesef önleyici sağlık adımlarını olumsuz etkilemektedir. Dişimiz ağrımadan diş doktoruna gitmeyeceğimiz gibi kanser, kalp vb kronik hastalıklara yakalanmadan da sağlığımıza gereken değeri vermemekteyiz. Oysa ufak değişikliklerle çok şey değiştirebilirsiniz. Örneğin ana yemeğinizin yanına patates kızartması ya da püre söylemektense haşlanmış sebze sipariş edebiliriz. Böylece hem ekstra kalorileri hem de kronik hastalıkları uzak tutabiliriz.

Kanser gelişiminde obezite, glikoz metabolizmasında hatalara yola açan konsantre şekerler ve ürünlerinin tüketimi, düşük posa tüketimi, kırmızı et ağırlıklı beslenmek, omega 3 ve 6 yağlarındaki dengesizlik gibi faktörler rol oynamaktadır. Unutmayın tedavi etme yollarını aramaktansa önleyici tedbirler almak çok daha kolay ve etkilidir.

Madem her yıl pek çok kayba neden olan bu hastalığın oluşum nedenlerini biliyoruz neden daha hastalık oluşmadan kendimizi koruma altına almıyoruz. Bu konuda yapabileceklerimizi sizin için hazırladık.

Sebze ve Meyve Tüketiminizi Artırın

Mümkün oldukça  renkli, organik ve mevsiminde bitkilerle beslenin. Her sebze ve meyveye değişik rengini veren pigmentler, enzimler, vitamin ve mineraller vücudun savunma üssünün en güçlü silahlarıdır.

Çöplük besinler olarak dalga geçtiğimiz, yağ depolamamız dışında hiçbir fonksiyonu olmayan cipsler, gazlı içecekler vb. yüksek şeker ve trans yağ asit içerikleri ile her geçen gün sağlığımızı kaybetmemize neden olmaktadır. Unutmadan yeşil sebzeler detoksifiye edici özellikleri ile vücudun toksinlerden arınmasına da yardımcıdır. Bahar temizliği yapmanın tam zamanı.

Kalori İçeriği Yüksek Düşük Faydalı Besinleri Diyetlerinizden Çıkarın

Bunun yerine besin değeri yüksek (vitamin, mineral, protein vb.) kalori miktarı düşük gıdalara ağırlık verin. Böylece daha uzun süre tokluk hissi sağlamış olacaksınız.

Örneğin canımız tatlı istediğinde şekerlemelere saldırmak yerine az yağlı meyveli yoğurtlar, 5 adet kuru kayısı veya 1 avuç kuru üzüm, 1 yemek kaşığı kadar fındık veya badem, söğüş sebzeler, domates suyu daha doğru alternatifler olacaktır. Tabi ki bunlara alışmak için kendinize zaman tanımanız gerekecektir.

Fast Food Akımına Muhalif Olun

Belirli yaş gurubundan büyük olanların küçüklüğünde duyduğu ‘Ev yemeği gibisi yok’ cümlesini tekrar hayatlarımıza sokmanın zamanı geldi. Siz de zorunda kalmadıkça dışarıda yememeye çalışın. İş, okul nereye gidiyorsanız küçük bir saklama kabına yemeğinizi alın. Böylece hem ekonomi yapmış hem de formunuzu korumuş olacaksınız.

Son yıllarda giderek artan porsiyon miktarları insanları daha fazla yemeye teşvik ediyor. Besin sanayi ve restoranlar daha iyi hizmet sağlamak adına ‘büyük boy’ besinler sunuyorlar. Biz de paramızın karşılığını alma içgüdüsüyle gerekenden fazla yiyoruz. Çoğu insan için ise mideden çok göz doygunluğu daha önemli olduğundan belki de istemsizce daha fazla tüketiyoruz.

İşte size Amerikan mutfağından birkaç örnek:

  • 1954 yılında Burger King’de yediğiniz bir hamburger ortalama 200 kalori (kal.) iken bugün 310 kal.
  • Coca Cola’nın meşhur cam şişesi ortalama 80 kal. iken bugünkü 195 kal.
  • 1955’lerde McDonald’s da yediğiniz patates kızartması 210 kal. iken bugün 610 kal.
  • 1950’lerde satılan patlamış mısır 175 kal. iken bugün 1700 kal.
  • 1900’lerde satılan Hershey’s çikolata ortalama 300 kal. iken bugün 1000 kal.

Bu korkunç kalori bombardımanlarına tutulmamak için dışarıda yemek yerken siparişinizin yarısını arkadaşınızla paylaşabilirsiniz.

Kasadaki şirin kasiyerin ‘X YTL fazla ödeyerek jumbo menü ister misin?’ teklifini geri çevirmeniz, evinize aldığınız cipsleri küçük poşetlerde ağzını vakumlayarak porsiyonlamanız faydalı olacaktır.

Türk mutfağından yayılan, orijinal ismiyle tanınan  içeriğindeki yararlı bakterilerle basta kanser olmak üzere pek çok hastalıktan koruyucu leziz besinimiz yoğurdu sofranızdan eksik etmeyin. Yine kefir aynı şekilde ara öğünlerin vazgeçilmezi besini olmalıdır.

Antioksidan özellikleri ile göze çarpan selenyum, çinko, A, E, C vitaminleri ve alfa- Lipoik asit kaynaklı besinleri tüketmeye ya da yeterli-dengeli beslendiğinize inanmıyorsanız tablet olarak takviye almaya dikkat edin.

İptal için ESC...