Güzel görünme çabası aslında nedir? Günümüz toplumlarında, güzel olmak ne doğa vergisi ne de ahlaki bir nitelik olarak algılanıyor.
Ruhlara olduğu gibi yüzlere ve bedenlere de özen göstermek temel bir zorunluluk gibi görülüyor.
Bir ilişki kurarken; bu duygusal bir yakınlaşma da olabilir, iş ilişkisi ya da herhangi bir sosyal ilişki de. İnsanlar öncelikle birbirlerine yakın buldukları kişileri seçiyor. Peki, dış görünüşe verdiğimiz önem aslında psikolojik bazı problemlerimizin bir dışa vurumu mu?
Uzman Psikolog Elif Kandaz dış görünüşe adanış, hayatımızın akışında işlevselliğimizi etkilemeye başlıyorsa bir problem var diyerek güzel görünme psikolojisini deşifre ediyor.
İlk Görüşte “Hale Etkisi” Oluşuyor
İlişkilerin başlaması, insanların birbirlerine yakınlık duymasının başlangıcının göz teması olması da dış görünüşün önemini arttıran en önemli faktörlerden. “Hale Etkisi” olarak da adlandırılan bu durum, bir kişinin olumlu ya da olumsuz özellikleri, ona dair bir önyargının oluşmasına ve diğer bütün özelliklerinin de aynı çerçevede değerlendirilmesine yol açar. Buna göre; görünüşü hoş olan kişilerin düşüncelerinin de hoş olduğu yani iyi insanlar olduklarına dair düşünülmesi söz konusu. Fiziksel görünüşü iyi olanların, hayatın diğer alanlarında da çoğunlukla başarılı olduklarına dair bir inanç eğilimi mevcut.
Yapılan birçok araştırma, insanların gördüklerinin etkisinde kalmasının insanın biyolojik yapısıyla da ilişkili olduğunu destekliyor. California Üniversitesi’nin yapmış olduğu bir araştırmada, insanların kararlarında görme duyusunun ağırlığının yüzde 85 olduğunu kanıtlanmış. İlk izlenimlerin kişilerin birbirlerinin zihnindeki görüntüsü, yani imajı olduğu söyleniyor. İnsanlar yan yana değilken, birbirleri hakkındaki kararlarını, zihinlerindeki imajları üzerinden veriyor. Kısaca; imajlarımız bizim kimliğimiz anlamına geliyor.
Dış Görünüş Ne Zaman Sorun?
Dış görünüşe adanış hayatımızın akışında işlevselliğimizi etkilemeye başlarsa, orada bir sorun var demektir. İlk izlenimler, kişilerin birbirlerinin zihnindeki görüntüsü, yani imajıdır. İnsanlar yan yana değilken, birbirleri hakkındaki kararlarını, zihinlerindeki imajları üzerinden verirler. Kısaca; imajlarımız bizim kimliğimiz anlamına gelir. Eğer bu dış görünüşe adanış hayatımızın akışında işlevselliğimizi etkilemeye başlarsa, orada bir sorun var demektir. Çeşitli psikiyatrik, psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalmamak mümkün olmayabilir.
Zayıf Görünme Çabası Hastalıklara Neden Oluyor!
Dış görünüşle yoğun ilgi zaman zaman; anoreksiya ve blumia nervoza yeme bozukluğu gibi hastalıklara neden oluyor. Her iki durum da ince görünme çabasını içeren bozukluklar söz konusu…
Kilo almaktan çok korkan, sık sık tartılan ve sıkı diyetler yaparak kilo vermeye çalışan anoreksiya hastalığı kadınlarda sık görülüyor. Ancak son dönemlerde erkekler arasında da yaygınlaşıyor. Blumia nevroza hastalığı, dönemsel, kontrol edilemeyen, kompulsif ve kısa sürede fazla miktarda yemek yeme, ardından kendisini uyararak kusma, laksatif ya da diüretik bullanımı, aç kalma ya da kilo almamak için aşırı egzersiz yapmak olarak özetleniyor. Bazen de var olan kişilik özellikleri dış görünüşe aşırı özenli davranılmasına sebebiyet verebiliyor.
Güzel Görünme Çabası Kişilik Bozukluğuna da Neden Olabiliyor!
Histiryonik kişiler tamamen dikkati üzerlerinde toplayacak biçimde dekolte giymeyi, ağır makyaj yapmayı tercih ediyor. Histiryonik kişilik özellikleri eğer ki kişinin işlevselliğini iyicene bozuyorsa o zaman bir kişilik bozukluğu söz konusu oluyor. Histriyonik kişilik bozukluğunun temel özelliği hemen her alanda aşırı duygusallık ve ilgilenilme arayışı içinde olmaları.
İlgiyi üzerine çekmek için sürekli olarak fiziksel görünümlerini kullanırlar. Renkli, dikkati çeken, dekoltesi ya da yırtmacı çok açık kıyafetler giyerler. Her zaman bakımlı olmaya özen gösterir, saçları hep yapılmış dolaşırlar. Büyük parlak aksesuarlar takar, renkli dikkat çeken makyajlar yaparlar.
Günün önemli bir bölümünü fiziksel görünümleri ve bakımları ile ilgili olarak geçirirler.
Duygu durum bozukluklarından Bipolar bozukluk yani çökkün ve taşkın (coşkulu) ruh hallerinin belirli dönemlerde ortaya çıkmasıyla seyreden hastalık türünde de, özellikle, manik yani coşkulu ruh halinin baskın olduğu dönemde dış görünüşle ilgi artar.
Kadınlarda ağır makyajlar son derece karşı cinsi kışkırtıcı kıyafetler tercih edilmeye başlanır. Normal şartlarda son derece giyiminin kapalı olmasına önem veren bir kişi dahi bu hastalık döneminde bu özelliğini yok sayarak tamamen dikkat çekici olmaya eğilimlidir.
Peki Erkekler?
Erkekler de de durum çok farklı değildir. Her zaman ki tarzlarından daha farklı daha orijinal herkesin giymeye cesaret edemeyeceği tarzda giyinmeyi tercih ederler. Manik dönem bittiğindeyse birçok eski özellikleri geri döner.
Bütün abartılı giyinenlere psikiyatrik bir durumu var denemez. İnsan dinamik bir varlık, sürekli değişikliklerin olduğu bir hayatta yaşıyoruz. Gelişen bir hayatta, iş görüşmesine gitmek, âşık olmak gibi durumlarda da öz bakımda artış görülebilir.