Dr. Ferudun Çelikmen ile deprem üzerine yaptığımız söyleşide, deprem sırası ve sonrasına dair detayları sizler için konuştuk.
AKUT’un da kurucularından olan Dr. Ferudun Çelikmen ile depremden sonra ortaya çıkan tabloyu değerlendirdiğimizde, enkaz altından kurtulanların durumu, kurtarma operasyonları ve deprem sonrası yapılması gerekenleri detaylandırdık.
İşte Dr. Ferudun Çelikmen ile deprem üzerine yaptığımız söyleşimizin detayları
Kurtarılanların Ortak Özelliği “Cenin Pozisyonu”
Depremlerde arama kurtarma ve acil sağlık hizmetleri konusunda ülkemizin önde gelen isimlerinden acil tıp uzmanı Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. M. Ferudun Çelikmen, deprem ve afetlere hazırlıkla ilgili bazı bilgilerimizi değiştirmemiz gerektiğini savunuyor. Deprem sırasında ve sonrasında hayatta kalmak için önerilen “çök-kapan-tutun yöntemi” yerine “cenin pozisyonu”nun etkili olduğunu vurgulayan Dr. Çelikmen, “Kurtarılanların ortak özelliği cenin pozisyonunda olmaları. Neden kurtarılan arasında bebekler ve çocuklar çoğunlukta? Çünkü daha az yer kaplıyorlar. Keza yetişkinlerde de cenin pozisyonunda olanların hayatta kalma şansları artıyor. Cenin pozisyonu yaralanma riskini azaltıyor.
Ama bizde bir kere bile enkazdan birini kurtarmamış kişiler çök-kapan öneriyor. Amerika’dan örnek veriyor. Amerika’daki durum bizdekiyle aynı mı? Japonya’yı gösteriyor. Japonya’da bina yıkılmıyor ki… 9 şiddetindeki depremde ayakta kalıyor binalar. Bir düzine insan ölüyor onlar da kalp krizinden falan. Başka ülkelerin gerçekleri bizimkiyle bir değil” diyor.
1992’den beri Türkiye’de ve dünyada pek çok deprem bölgesinde bulunan Dr. Ferudun Çelikmen, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli iki depremi “Gördüğüm en büyük felaket” diye tanımlıyor.
Deprem bölgesinde ilk bir hafta ekibiyle birlikte hem arama kurtarma çalışmalarında hem de acil sağlık hizmetleriyle destek veren Dr. Çelikmen, “Filmlerde bile göremeyeceğiniz, hayal edemeyeceğiniz bir kaos vardı ilk günlerde. Yılların ihmal edilmiş kötü kentleşmesi, yanlış seçilmiş zeminler, kötü yapılmış binalar, ihmallerin arka arkaya gelmesi bu felakete zemin hazırlamış” diye anlatıyor ilk hafta izlenimlerini.
Hastaneler Kullanılmaz Hale Gelmiş
Yeditepe Üniversitesi Doğal Afetlerde Arama Kurtarma Ekibi (YÜDAK) ile gittikleri Hatay’da acil tıp uzmanları, hemşireler ve gönüllülerle kullanılamaz hale gelen Şehir Hastanesi’nin otoparkına çadır kurduklarını anlatan Dr. Ferudun Çelikmen, 6 Şubat depremiyle ilgili gözlemlerini şöyle anlattı:
“Koskoca şehir hastanesi kullanılamaz hale gelmiş. Hangi akla hizmet tarım alanlarından birinin üzerine hastana kurulmuş? Çok ciddi bir sorun, yepyeni hastane ama tarım alanına yapılmış olduğundan hasarlı olan bu hastanenin hiçbir şeyinden faydalanamadık. Ciddi yıkılma tehlikesi var. Onun otoparkında çadırımızı kurduk ve hastalarımızı görmeye başladık. Yağmur gibi hasta ve yaralılar geliyordu. Anlatılamayacak anlar yaşadık.
Birçok enkaz sahipsiz kaldı, olay yerinde müdahalelerde gecikmeler oldu. Olay yerinde gönüllüler, STK’lar ellerinden geleni yaptılar. Uluslararası yardımlar geldi.
Sorun balık hafızalı olmamız, unutmamız. Artık deprem fay hatları üzerinde bulunan bu büyük kentleri cazibe merkezi haline getirmememiz gerekiyor. Bu depremi ve oradaki insanları unutmamamız lazım. Acıları yaşamamız lazım. Bunları yaşamayalım ama unutalım derseniz olmaz. Değiştirilebilir faktörler bunlar. GSM operatörleri, tuvalet eksiği bunlar giderilmeli, giderilebilir. Değiştirebiliriz bunları.
Anadolu coğrafyası büyük. Tüm ülkenin deprem kuşağında olduğu asla unutulmamalı.”
Deprem Anında En Büyük İhtiyacımız Olan Şey Cep Telefonu
Deprem ve afetlere hazırlıkla ilgili terkedilmesi gereken inançlardan birinin de deprem çantası olduğuna işaret eden Dr. Çelikmen, “Depremde ilk sallantı olduğunda yapışacağımız ilk şey, en önemli ihtiyaç telefon. O bavul haline gelen deprem çantası vs değil. Enkazdaki kişiye ya da yakınlarımıza ulaşmak için cep telefonu şart. Cep telefonu artık çocuklarda bile var” dedi.
Yıllar önce önerdikleri “GSM operatörleriyle güçlendirilmiş afet projesi”nin pas geçildiğini belirten Dr. Ferudun Çelikmen, şunları söyledi:
“Oysa cep telefonu bana göre göre tekerlek ve ateşten daha büyük bir buluş. Bu aletin bana göre en büyük avantajı, hayat kurtarıcı özelliği var. Doğru kullanıldığı takdirde afetlerde iletişim açısından en önemli araç. Şarjı bitmiş bile olsa sinyal gönderdiği için depremzedeyi bulma şansı var. Radyosu var ses çıkarır, ayrıca görüntü ve konum atabilirsiniz. Ama hat olmayınca o sistem çöküyor.
Bu depremde telefon operatörleri, sistem çöktü. İlk 24 saatte oradaki en büyük sorun, sınıfta kalan GSM operatörleri. O bölgede 10 değil gerekiyorsa 100 tane baz istasyonunun kurulması, altyapının olması lazım.”
Yardımlar Artık Konteynırlara Yoğunlaşmalı
Sadece afetlere yönelik kullanılacak konteynırların olması gerektiğini, firmaların israf olacak yardımlar yerine, konteynır bağışlamasının daha yararlı olacağını belirten Dr. Çelikmen, “Deprem bölgesine kazak, mont kıyafet yardımı yağıyor. Ama bunların yerine 3 – 5 firma birleşip konteynır alıp bölgeye ulaştırmalı. X firmasının yardımıdır diye 10 tane gönderilir, orada kalır ve defalarca kullanılır. Hala çaresizlik içinde bekleyen köyler var. Oralara ulaşılmalı. Artçılar devam ediyor ve edecek o bölgede. O nedenle hasarlı binalarla girmemek, dışarıda kalmak önemli. En kısa sürede konteynırların bölgeye ulaşması şart. Hatay’da şu an içine girilebilecek hiçbir bina yok.
Üç tarafımız denizlere çevrili. İskenderun, Samsun, Trabzon limanlarıyla konteynırlar getirilip konteynır kentler kurulmalı. Aydınlatma ve ısıtma şansınız var. Belki yapılaşma 2 -3 yılı bulacak o bölgede. Çaput çadırlarla o insanlar yaşayamaz. Nerede kalacak bu insanlar bu kadar süre? Kış daha bitmedi. Çadırların olduğu yerler yağmurla, çamurla balçık olacak. Çadırda ayrıca sobalardan karbonmonoksit zehirlenmesi riski var.
Konteynır sistemi yapılacak yardımlarda en akılcı yöntem, çünkü deprem ülkesindeyiz ve bunları tekrar tekrar kullanma şansımız var. 17 Ağustos’taki konteynırlar nerede? İnşaat sektöründeki işçilerin kalacak yeri oldu” diye konuştu.
Su Olmadan Sağlık Olmaz
Bölgeye öncelikli olarak güvenli su sağlanması gerektiğini de vurgulayan Dr. Çelikmen, “Yine mobil tuvalet ihtiyacı var. İnsanlar çadırların etrafına tuvaletini yapıyor. Su yoksa, tuvalet yoksa orada hijyen de yok demektir. Pirenin, uyuzun önlenmesi ve tedavisi için insanların banyo yapması lazım” diyor.
Deprem bölgesinde hizmet sunan sağlık çalışanlarının da rotasyon usulü değişimle dinlenmesi gerektiğini de belirten Dr. Ferudun Çelikmen, “Bir hafta kalınca hem bedenen hem de mental olarak yoruluyorsunuz. O nedenle sağlık çalışanlarının özellikle vardiya usulü değişerek dinlenerek hizmet vermesi çok önemli. Oradaki sağlık ordusu büyük özveriyle çalışıyor. Bir haftalık rotasyonlarla çalışanlar değiştirilmeli. Bir haftadan fazla çalışmak çok zor ve yorucu. Verimli çalışılması için bu şart” uyarısında bulunuyor.
En Büyük Korkum Hatay’da Aynı Yerlere Bina Yapılması
Hatay’da önümüzdeki aylarda başlayacak yeni yapılaşmada kesinlikle yamaca gidilmesi gerektiğini belirten Dr. Çelikmen, şu bilgileri paylaştı:
“Yamaçta, dağlık zeminde yapılmış çok daha zayıf binalar yıkılmamış, hasar görmemiş. Niye? Zemin sağlam. Fay hattının üzerine yapılaşma yapma şansınız yok, binayı parçalar atar. Bunu ben Tayvan’da da gördüm. Zemin sıvılaşması olduğu anda aynen fırtınada devrilen ağaçlar gibi binalar tümden yan yatar.
Başta hastaneler olmak üzere, okulların, insanların toplu olarak bulunduğu kapalı spor salonu ve cami gibi yerlerin çok sağlam olması gerekiyor. Çok ciddi zemin etütleriyle yerlerinin belirlenmesi zorunlu. İnşaat aşamalarında da uyduruk ve yasak savıcı denetimlerle değil, çok ciddi denetlenmesi gerekir. Çünkü bu tür mekanlarda bir anda binlerce insan yaşamını yitirebilir. Mesela yoğun bakımdaki hastaların neredeyse tamamı yatağa bağımlı. Ne yapacaksın? Lambayı kapat, gazı kapat, çök kapan… Bunu yatan hasta nasıl yapsın? Boylu boyunca yatıyor hasta zaten. Bundan sonrasında özellikle o bölgede, Antakya’da, yeniden inşa edilecekse mutlaka Asi nehri kıyısından uzakta, sağlam zeminde yapılması lazım.
Benim gördüğüm şu; ısrarla ve ısrarla, aynı yerlere dere yataklarına yeni konutlar yapılıyor. Doğa diyor ki: “burası benim yatağım buraya bina yapma!” Ama yapılıyor benim korkum bu. Tarım alanlarına niye bina yapılıyor? Ekin biçin bu arazileri. Fay hattı kalacak orada. Fay kırıldı bir daha tehlike yok deniyor. Böyle bir şey yok.
Rant Hırsına Karşı Çok Ciddi Yaptırım Lazım
Rant hırsına karşı çok ciddi bir yaptırım olması lazım. En önemlisi şey olan eğitimi bu işin içine sokmazsanız baştan kaybedersiniz. Okullarda jeoloji dersi, bilim yok. Eğitim sistemimiz çok kötü ve bu konuda cehalet içindeyiz. Deprem ve afet yönetimi konusunda bilgimiz yok. Biraz yer bilimi, biraz afet bilimi, ilk yardım bilgimizin olması lazım.”
Ayşegül Aydoğan Atakan